İnandırıcı bir yalan
İnternetin yaygınlaşması, bilgiye erişimi demokratikleştirdi. Ancak aynı zamanda, bilgi kirliliğini de beraberinde getirdi. Dijital çağda bir cümlelik “inandırıcı yalan”, binlerce kişiye saniyeler içindeulaşabiliyor; düzeltmesi ise belki hiçbir zaman erişemiyor.
Netflix’te yayımlanan The Social Dilemma belgeselinde şöyle deniyordu:
“Eğer bir hizmet ücretsizse, ürün sizsiniz.”
Ve siz, bir “ürün” olarak; hangi bilgiyi göreceğinizi, hangi haberle öfkeleneceğinizi ve neye inanacağınızıalgoritmaların belirlediği bir düzenin içindesiniz.
Kavramlar: Dezenformasyon mu, Misenformasyon mu?
Dezenformasyon, bilerek yayılan yanlış bilgidir; misenformasyon ise iyi niyetli ancak hatalı verilerlebeslenen bilgi kirliliğidir. İkisi arasındaki fark niyettedir; ama sonuçta ikisi de gerçeği örter vetoplumların gerçeklik algısını sarsar. Ancak dezenformasyon, stratejik amaçlarla kurgulandığı için dahatehlikelidir. Peter Pomerantsev’in Gerçeklik Savaşı kitabında “Artık mesele neye inandığımız değil, hangiinancın daha çok etkileşim aldığı.” demektedir. Yani yalanın popülerliği yayılma hızını ve bizlerin de onun bir parçası haline gelmemizi sağlamakta.
Başkanın Adamları (Wag The Dog) ve Yukarı Bakma (Don’t Look Up)
Algı yönetimine dair harika bir filmdi Başkanın Adamları. 1997 yapımı olan bu filmi izlediyseniz “buolabilir mi?” diye düşündünüz mü? Peki ya 2022’deki Yukarı Bakma (Don’t Look Up) filmini izledinizmi? Maalesef filmlere konu olan bir gerçekliği yansıtabileceğini artık biliyoruz.
Nitekim, ABD, Avrupa Birliği ve Rusya gibi bölgelerde dezenformasyon; seçimlere müdahale, kamuoyualgısı yönetimi ve toplumsal kutuplaşma araçları olarak sıkça kullanıldı. Özellikle sosyal medyaplatformları üzerinden yayılan “deepfake” videolar, sahte haber siteleri ve bot hesaplar, bilgi ekosisteminebüyük zarar verdi.
Markalar da bundan elbette nasibini alıyor. Sahte müşteri yorumları, gerçek gibi görünen CEO açıklamaları, deepfake videolarla manipüle edilmiş gerçekler gibi krizlerle mücadele ediyorlar. İnanılmazdenilen yalanlar sonucunda markalar boykota uğrayabiliyor, itibarları zedeleniyor.
Nasıl bu kadar hızlı ve kolay yayılıyor?
Daniel Kahneman’ın Hızlı ve Yavaş Düşünme kitabında belirttiği gibi: “Zihnimiz, kolay olanıdoğru olana tercih eder.” Bu yüzden insanlar, komplolara, sansasyonel haberlere ya da duygusalçağrışımlara daha çabuk inanıyor.
Bununla nasıl mücadele edilir?
Toplumsal düzeyde devletler ne gibi önlemler alıyor?
Avrupa Birliği, bu tehdide karşı Digital Services Act (DSA) gibi düzenlemelerle platformlara içerikdenetimi ve şeffaflık yükümlülüğü getirdi. Facebook, Twitter (X) ve TikTok, yanlış bilgi tespiti içinbağımsız teyit mekanizmaları kurmaya zorlandı. Ancak algoritmaların tıklanma odaklı yapısı, yanlışbilgiyi hâlâ avantajlı kılıyor.
Türkiye’de 2022 yılında kabul edilen ve kamuoyunda “dezenformasyon yasası” olarak bilinen BasınKanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, sosyal medya üzerinden “yanıltıcı bilgiyaymak” suçunu tanımladı. Ancak bu düzenleme, ifade özgürlüğü sınırlarını zorladığı gerekçesiyleeleştiriliyor. Aynı zamanda, Türkiye’de bağımsız teyit platformları (Teyit.org gibi) önemli bir işlevgörüyor. Ancak bu girişimler hâlâ geniş kitlelere ulaşmakta sınırlı kalıyor.
“Yalan gerçeğe göre 6 kat hızlı yayılır” –
Bilgi kirliliği, sadece dijital çağın bir yan etkisi değil; aynı zamanda toplumsal barışı ve demokratikkatılımı tehdit eden yapısal bir sorun. Bu tehdide karşı topyekûn bir bilinçlenme, düzenleme ve teknolojiiş birliği gerekiyor.
Gerçek, çoğu zaman sessiz; yalan ise daima yüksek seslidir. Hakikat ise arayana gözükür.
İlginizi çekebilecek kitaplar: